Bastırma, Freud’un ortaya attığı en temel ve önemli savunma mekanizmasıdır. Duyguların bastırılması, kişinin kabullenemediği bir durum karşısında başkalarının tepkilerine maruz kalmamak için hissettiklerini yaşayamaması anlamına gelir.
Duygular insanlar içindir. Hepimiz sevinir, üzülür, ağlar, korkar, şaşırır, kıskanır, utanır, gururlanır, mahcubiyet duyarız. Maalesef çevremiz bize olumlu duyguları yaşa, paylaş; ancak öfke, nefret, kin gibi olumsuz duyguları ‘GÖSTERME’ diyor. Bu duyguları yaşamayı güçsüzlük, zayıflık olarak görüyoruz. Güçsüz görünmemek için bu duyguları yaşamıyor gibi yapıp yok etmeye çalışıyoruz. Oysaki hiçbir duygu yok olmaz, aksine güçlenerek varlığını sürdürür.
Bastırılan yani yaşanmamış duygular bünyede birikerek vücuda zarar vermeye başlar. Bu da “stresten başım ağrıyor, durduk yerde karnıma bir sancı girdi” tarzında bedensel olarak kendini gösterebilir. Bastırılan duygular çok fazlaysa ağlama krizleri, öfke nöbetleri, bayılma olarak belli eder kendini. Yani bastırılan duygular daha şiddetli ve yıkıcı olur. Kişi bu duruma gelinceye kadar yok saydıkları duyguları fark edemez.
Önemli olan duygularınızı nasıl ifade ettiğinizdir. Örneğin öfke yaşanması normal olan ve yapıcı bir şekilde ifade edildiğinde sağlıklı ve enerjik hissettiren bir durumdur. Öfkenin; saldırganlık, düşmanlık gibi yıkıcı şekilde ortaya konulması istenilmeyen durumlardır. Öfke duygusuyla başedebilmek için gevşeme ve nefes egzersizlerini öğrenebilirsiniz. Kısacası tüm duygular normal, doğal ve kabul edilebilirdir, önemli olan bu duyguları karşı tarafa nasıl aktardığımız yani nasıl ifade ettiğimizdir.
Böyle bir durum yaşıyorsanız psikolojik yardım almanın zamanı gelmiş demektir. Böylece kendinizi daha iyi tanıyıp duygularınızı kabul edebilir ve duygularınızı kontrol etmeyi öğrenebilirsiniz.
Ayşegül Tetik Bankoğlu
Psikolojik Danışman-Aile Danışmanı