Kaygı, kötü bir sonuç doğacak diye duyulan üzüntü, tasa anlamına gelir. Kişiler anormal bir durumla karşılaştığında kaygı seviyeleri yükselir. Anormal durum geçince kaygı seviyesi de düşer ve birey de normal hayatına devam eder. Bu bünyeyi koruyan bir durumdur ve hayatın devamı için koruyucu unsurdur. tehlike ortadan kalktıkdan sonra kaygı seviyesi düşmüyorsa, ve ya tehdit edici bir durum yokken bile kişi kaygılanıyorsa işte o zaman anksiyete yani kaygı bozukluğu vardır diyoruz.
Kaygılı olduğunuzu nasıl anlarsınız?
-Bugünde değil de gelecekte yaşıyorsanız, yani acaba şöyle olacak mı, acaba kaza mı yapacak, başıma kötü bir şey mi gelecek gibi cümlelerle henüz olmamış durumlar için endişeleniyorsanız,
-İçinde bulunduğunuz zamanda yaşayamayıp sürekli olumsuz durumlar için endişeleniyorsanız,
-Kendinize olan güveniniz yetersizse,
-Hatırlamada zorlanıyorsanız, uykuya dalamıyorsanız, yaptığınız işe konsantre olamıyorsanız,
-Gergin, kaygılı ve tuhaf hissediyorsanız,
-Kalabalık içinde konuşmak ve yemek yemekte zorlanıyorsanız,
-Diğer insanların söz, tavır ve davranışları zihninizde fazlasıyla yer ediniyorsa, anksiyete (kaygı bozukluğu) yaşıyor olabilirsiniz.
Eğer bu belirtilerin çoğu sizde varsa ve kaygı bozukluğu yaşıyorsanız tedavi ilaç ve psikoterapi ile mümkün. Kaygının yoğunluğuna, şiddetine göre hangi tedavinin (psikoterapi, ilaç, ilaç+psikoterapi) uygulanması gerektiğine ruh sağlığı uzmanları karar vermektedir. Yaşanan kaygı uzman kontrolünde bilişsel-davranışçı terapiler yardımıyla ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Bu konuda yardım almak için ruh sağlığı uzmanıyla iletişime geçebilirsiniz.